Urfa, 1899. Alman Max Von Oppenheim perspektifinden.

Max von Oppenheim, 1860 yılında bankacı Oppenheim’in oğlu olarak dünyaya geldi. İlerleyen yıllarda o da bankada yönetici oldu ama bankada çalışmaya çok hevesli değildi ve kendi kişisel çıkarları için uğraşıyordu. Banka, Belçika Krallığı’nın çok vahşice sürdürülen sömürgesinde demiryolu inşa eden ve yüksek karlar kazanan Chemin de Fer du Congo şirketinin de hissedarıydı.
Amcası Dışişleri Bakanlığı’nın sömürge bölümünde kilit bir isim olan Max von Oppenheim, Kölnlü şirket ve bankerler için Alman-Doğu Afrikası’nın en verimli bölümünde bir plantasyon ayarladı. 1893 yılında da bugünkü Tanzanya’da Alman Başbakanı’nın izniyle büyük çapta bir araziyi mülküne geçirdi. Daha sonra Oppenheim, Ren Handei-Plantasyon şirketini kurdu. Zorla çalıştırılan yerli işçilerin yardımı ile burada kahve ve kenevir yetiştirdi. Şirket çok daha sonraları 1945 yılında Nazilerle birlikte iflas etti.
Oppenheim Bankası, Konsortium der Deutschen Orientbank (DOB)’a aitti ve Alman İmparatorluğu’nun dışarda faaliyet sürdüren bankaları arasında önde gelenlerden biriydi. Banka örneğin, Çin’de Alman sömürgeleri için demiryollarını finanse ediyordu. Bunların arasında en büyük proje Bağdat Demiryolları idi ve bu büyük proje Phlipp Holzmann tarafından inşa ediliyordu. Bunu daha sonra Atatürk Türkiye’sinin silahlandırılması izledi.
GİZLİ KEŞİFLER
Max von Oppenheim Ortadoğu ve Afrika’daki İngiliz ve Fransız sömürgelerinde olduğu gibi, yıkılan Osmanlı İmparatorluğu’unda da çok sayıda keşif gezisi yaptı. Araplar gibi giyindi, Arapça öğrendi, Bedevilerin yaşamını araştırdı ve kendisini Arapların kan kardeşi olarak sundu. Coğrafi bilgileri daima sömürge perspektifi ile değerlendirdi.
Oppenheim Kahire’de İmparator konsolosluğunda elçilik üyesi ve daha sonra ateşe oldu. Masrafları için hem devletten hem de babasından yüklü para alıyordu… Dışişleri Bakanlığı ona çok büyük olanaklar sunuyordu. Aylarca araştırmalar yapıyor ve aylarca Almanya’da başkentte kalabiliyordu. Bölgeden edindiği bilgileri doğrudan başbakana ve imparatora gönderiyordu. Berlin’e geldiğinde majestelere ”farklı bölgelerdeki Müslümanlar üzerine“ bilgiler veriyordu. İmparator kendisini”dünyadaki 300 milyon Müslüman’ın dostu“ olarak tanıtıyordu; çünkü yıkılan Osmanlı İmparatorluğu’nu yağmalamak istiyordu ve ajanı Oppenheim bunu severek yapıyordu.
Deutsche Bank’ın sözcüsü Georg von Siemens, 1899 yılında gizli diplomatlara Bağdat Demiryolu Hattı’nın güzergahını belirlemeleri için araştırma yapmalarını önerdi. Ama Dışişleri Bakanlığı buralarla ilgilenen diğer sömürgeci Büyük Britanya’yı kızdırmamak için onay vermeyi reddediyordu. Oppenheim özel olarak araştırmaları üzerine aldı ve demiryolu hattının güzergahı için önerilerde bulundu.
RASTLANTI BİR BULUŞ
Bu araştırma sırasında Oppenheim üzeri çöl kumu ile kapalı Tell-Halaf Sarayı’nın kalıntıları ile karşılaşır. Derhal diplomatik görevlerini bırakıp arkeolog rolünü oynar ve 1911 yılından sonra sarayın olduğu bölgede kazı çalışmalarına başlar.
Bin deveden oluşan bir kervanla aralarında portatif bir demiryolu olmak üzere en modern araçları kazı alanına getirtmeyi başaran Oppenheim kendisine pahalı, sağlam bir ev yaptırır.
Kazı için aralarında çocukların da olduğu erkek, kadın beş yüz elliye varan gündelikçi tutar. Çok sıcak günlerde de günlük çalışma süresi on saat sürer. Kötü çalışma koşullarına karşı grev yapanlar, değer bilmezlik ve itaatsizlikle suçlanır. Oppenheim kazının masraflarını bankadaki 240 bin Mark’ın faizinden ve bankadaki bir kazanç payından karşılıyordu. Sadece babası ilk iki yılda ek olarak 750 bin Mark (bugünkü değeri yedi milyon Euro) vermişti.
Kazının ilk aşaması 1911’den 1913 yılına kadar sürdü. Bu dönemde bulunan şaheserin çatısı hayvan figürlerinin üzerinde yükselen tanrı figürleri tarafından tutulan bir kocaman kapıydı. Oppenheim buluntuyu sorun olmadan Türkiye üzerinden nakledebilmek için İmparator II. Wilhelm’den yardım istedi.
TERÖR STRATEJİSİ OLARAK ARKEOLOJİ
Ağustos 1914’de Birinci Dünya Savaşı başladığında Oppenheim tekrar Dışişleri Bakanlığı’na döndü. Ve İmparator’a ”Düşmanlarımızın, Müslüman Bölgesinin Devrimcileştirilmesine İlişkin Muhtıra“ adlı bir belge sundu. Belgede Türkiye, Mısır, Hindistan, Irak, İran, Fas, Cezayir, Tunus ve Afganistan da dahil olmak üzere ülke ülke arkeoloji vesilesi ile kazanılacak Müslüman liderlerinin adını sayıyordu. Ezeli düşman İngiltere’nin sömürgelerinde‚ İngilizleri öldürecek gönüllü çeteler silahlandırılmalıydı. Tüm bunlar için para sorun değildi.
Muhtırada ayrıca‚ Araplar kutsal savaş (cihad) için kışkırtılmalı ve bunun için hazırlanmalı diye yazıyordu. Mekke, Medine, Cidde’de bürolar tutup hacılara yönelik için ajitasyon yapılmalıydı. Ayrıca camilerde ve okullarda militan Müslümanlara terör eğitimi vermek üzere Alman danışmanlar görevlendirmeli ve Bakü petrol yatakları kundaklanmalı, Britanya Commonwealth’in can damarı olan Süveyş Kanalı’na, Oppenheim’ın yardımcıları tarafından yönlendiren ”Allahın savaşçıları” tarafından sabotaj eylemleri düzenlenmeliydi.
Savaşın ilk yıllarında yeni bakanlık cihad ajitasyonu için Müslüman ülkelerde otuz altı haber bürosu açtı. Bildiri ve kitaplar Arapça, Türkçe, Farsça, Urduca, Çince, Rusça da aralarında olmak üzere yirmi dört dile çevrildi. Ama tüm çabalara rağmen ”Cihad made in Germany‘’ amacına ulaşmadı.
NAZİLERDEN MÜKAFAT
Openheim 1927 yılından 1929 yılına kadar kazı çalışmalarını sürdürdü ve bulunan eserleri Fransız manda yönetiminin onayı ile Almanya’ya getirmeyi başardı. Batılılar bulanan eserlere kendi malları gözüyle bakıyorlardı ve sadece bunlardan küçük bir kısmını yerlilere bıraktılar. Sanat ve kültür hırsızlığı onlara gayet normal görünüyordu.
”Arkeolog” Oppenheim, 1929 yılında Max von Oppenheim Vakfı’nı kurdu. Tell Halaf’da bulunan eserler bugün hala bu vakfa ait. Oppenheim, eserleri Berlin Charlottenburg’daki eski sanayi salonunda sergiledi. Eserler, Kasım 1943’deki bir bombardımanda paramparça oldu. Fakat bu zor dönemde bile rejim, Ağustos 1944 yılına kadar 27 bin kırık parçayı traktörlerle Müze Adası’na taşıdı.
Nazilerin Oppenheim’a desteği bunla da sınırlı olmadı. Birinci Dünya Savaşı’ından sonra ailesi ve bankası büyük borç yükü altına giren Opennheim’lara uygun krediler verilerek zararlarını karşılama şansı verildi.
Harabe olan eserler daha sonra DAC (Demokratik Almanya Cumhuriyeti) tarafından Batı Almanya’ya verildi. Bunlar kamulaştırılmadı ve atılmadı da. DAC’nin yıkılmasından sonra Max von Oppenheim Vakfı harabe olan eserleri ödünç olarak Prusya Vakfı’na verdi. 1999 yılından beri Dışişleri Bakanlığı, Alman Araştırma Topluluğu ve özellikle Oppenheim Bankası gibi bir kaç kuruluş, bu eserlerin yeniden restore edilmesini desteklediler.
Böylece 27 bin parçaya ayrılmış eser 8 yıl süren ve son dönemlerin en büyük ve en pahalı restorasyon çalışmasıyla birleştirilmiş oldu.
Restorasyonun ana sponsoru olan Oppenheim Bankası, 2009 yılında iflas etti. Ama bu bile vakfın sözcüsü Christopher von Oppenheim’in bir çok kuruluşla çalışmalarına engel olmadı. O dönemin Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier serginin açılışında kameralara şöyle diyordu: ”Max von Oppenheim, Alman-Arap ve Alman-Türk ortaklığının öncülerinden birisidir ve bu bakımdan bugünkü çalışma için de bir örnektir.“
Die Junge Welt Gazetesi’nden alınmıştır.
Çeviri: Mehmet Salim

Kaynak: https://www.yenihayat.de/2011/03/21/ortadoguda-bir-kultur-hirsizi/14495337_1264750723557326_3001183968830032095_n 14434976_1264750716890660_7046251114438290058_o 12841432_1112373752128358_2074616294335300064_o 14519936_1264750790223986_3994118434084063984_n 1498772_1112374985461568_1167716751728784958_o 14468320_1264750856890646_93106417119548954_o 14462808_1264750750223990_5422002374158718571_n 1425211_1112374942128239_659154480041361556_o 10668938_1112375095461557_7252058203363411145_o 12823471_1112375138794886_5215410082307471569_o 12513891_1112373755461691_3671291974990089894_o 12823341_1112375075461559_5037304898926382277_o 12841373_1112375038794896_4369111557436798989_o 12819286_1112374395461627_3984898534113882966_o 12828448_1112373798795020_6123737855354007873_o 12823510_1112373795461687_2826228313999373395_o 12828457_1112373758795024_646709056473853160_o 10730124_1112373712128362_735856808206556638_n 920865_1112373802128353_1118569419901270430_o 12841330_1112374532128280_3256091359125584732_o 14457501_1264750820223983_3026607596055077436_n 980493_1112374935461573_6540715501497080961_o 12819433_1112375022128231_2695393928059941760_o 14543832_1264750533557345_2099840548494727175_o 12819431_1112374628794937_5344148310487916580_o

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir