Ayağında iş tumanı, ekmek eden, don yuyan, şire eden, damlara bastık seren, nişe çıkaran, boklu bezlerimizi zemhari gününde sobanın üstünde ılıttığı suda yuyan analarımız.
Amaan derse desin, nooluy, o da benim atam, dey kaynana kahrı çeken analarımız.
İşten vakit bulamadığından yemeği ulaştıramayan, aaşam üstü çoluğu çocuğu mahrim olmasın dey eved eved iki topak küfde yooran analarımız.
Herifine kızsa da laf söyletmeyen, eesik yanını vermiyen, konuşurken ağzını büze büze, bizimki şeyle etti, bizimki şunu aldı, diye kaadimi şişinen analarımız.
Konu komşulya kilim üstüne oturup şaare dökerken, seyyar destancıdan alınan destan okunurken anası ölmüş gibi ağlayan, gidenlerden açıklı bir filim dinlerken, filimin siliklerine gıran giresiceler, dey sokraran analarımız.
Uşaklarına anaç tavık kimi kol kanat geren, şımardığında ağzının üstüne sillemeynan vurup, hasta olduğunda sabahlara kadar başında bekleyen, pöçleri battığında Çekici Faddım’a götüren korktuğunda damaklarını kaldıran, nazar deydi zaar, dey kurşun döken analarımız.Akşam üstü eteğini beline çalıp hayat yuyan, dolma pişirip eve ekmeği sulayan, kavırga kavıran analarımız.
Durup dinlenmeden dünyanın işini kendi bitirecekmiş gibi çalışan analarımız.
Hepinize Allah rahmet eylesin, mekanınız Cennet olsun…